Bir Kent Güvenlik Endeksi Önerisi: Türkiye Kentleri Güvenlik Endeksi (GüvEn)

İnsan için güvende yaşama öncelikli konuların başında gelmektedir. İlk yerleşimlerde, hatta henüz yerleşik hayata geçmeden önce bile güvende olabilecek ortamın aranması birincildir. Neolitik çağdaki yerleşimlerden, sonraki yıllarda ortaya çıkan kent devletlerine kadar güvenlikli bir yaşama ortamının oluşturulması kültürün önemli bir işlevi olmuştur. Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu’nda da belirtildiği üzere, günümüzde “mümkün olduğunca suç, şiddet ve yasa dışı olaylardan arındırılmış bir kent” bir kentli hakkı olarak görülmektedir. 

Kentin güvenliğinin bunu etkileyen faktörlerin bir arada değerlendirilmesine imkân veren bir endeks; bir yandan güvenliğin kentler arasında ve o kent için zamansal boyutta nasıl değiştiğini anlamaya imkân verebilecek, diğer yandan güvenliğe ayrılan emek ve sermayenin verimliliğinin bir göstergesi olacaktır.

Türkiye’de ilk defa TUİK tarafından 2015 yılında hazırlanan “Yaşam Endeksi”nin bir boyutu olarak ele alınan kent güvenliği dört değişkene dayanmaktadır: Kentteki cinayet oranı, ölümlü ve yaramalı trafik kazası sayısı, gece yalnız yürürken kendini güvende hissedenlerin oranı ve asayiş hizmetlerinden memnuniyet oranı (Bkz. Tablo 1). TUİK’in ilk ve maalesef son defa hazırladığı Yaşam Endeksi oldukça önemli bir çalışmadır. Kısaca GüvEn olarak adlandırdığım Türkiye Kentleri Güvenlik Endeksi’nin de ilham kaynağı bu endekstir. Devamı için tıklayınız.


Sahanın Gölgeleriyle Başetmek: Kilis’te Kaçakçılık Anlatıları” Üzerine Notlar 

Sınır (border)’ın irrasyonel (tekinsiz alanları) yapısını (Şenoğuz,2015:1) anlamak için öncelikle “sınırsallık (boundaries)” kavramını ele almak gerekir. Fiziki sınır dediğimiz sınırlar ulus-devlet sonrası çizilse de bu sınırın dışında kalan sınırsallıklar (boundaries) çok geniş bir hinterlanda yayılmaktadır. Bu, farklı sınırlar üzerinden toplulukları sınırları aşkın sınırsallıklarla birbirine bağlayan bir yapıdır. Kilis ili de kendi sınırını aşkın bir sınırsallıkta hayat bulan bir şehrimizdir. Birçok sınır şehrinin yaşadığı makus bir kaderi yani ekonomik kısıtlılıkları iliklerine kadar hissetmiş bir ildir. Bundan dolayı da kaçakçılık şehrin en önemli geçim kaynağı olagelmiştir. Devamı için tıklayınız.

 Kültürel Yapay Zeka ve Sosyal Eşitsizlikleri Yeniden Üretme Potansiyeli Üzerine Bir Tartışma

Kültürel Yapay Zeka (KY-Z, Cultural AI, C-AI)”, yapay zekanın kültürel içeriği anlamak, yorumlamak ve oluşturmak için kullanılmasına atıf yapmaktadır. Bu alandaki ilerlemeleri anlamak bu teknolojinin sosyal eşitsizlikler üzerindeki potansiyel etkilerini kavrayabilmek için önemlidir. K-YZ kavramı yapay zekanın toplumsal eşitsizlikleri yeniden üretme kapasitesi olduğuna dair güçlü nüanslar içermektedir. Bu deneme özellikle “önyargı güçlendirme”, “kültürel homojenleştirme” ve “dijital uçurumun alevlenmesi” gibi konuları tartışarak sosyal eşitsizlikler üzerindeki potansiyel olumsuz sonuçları ele alacaktır. Devamı için tıklayınız.

Okulda Kalifiye Çeteleşme Pratikleri: Florya Örneği

Okul, insanın toplumsallaşmasının en önemli alanlarından biridir. Bu toplumsallaşmayı yaşayan öğrenci bugüne kadar biriktirdiği bütün toplumsallaşma katmanlarını beraberinde getirir. Öğrencinin aileden gelen kültürel, siyasi, ekonomik, dini, mensup olduğu aşiret vb. gibi birikimlerinin dışında ailenin mesleki alanı bile öğrencinin bütün davranış örüntülerinde kendini gösterir.... Florya, İstanbul Avrupa yakası kıyı kesiminde, Bakırköy’e bağlı bir semt. Kaliterya isimli balıkçı Rum köyünden, “çiçek bahçesi” anlamına gelen Florya’ya geçirdiği evrim dikkat çekicidir. Yeni zenginlerin, Bourdieu’nun tabiriyle “küçük burjuvazinin” ağırlıkta olduğu, bir zamanların kumarhane patronlarından tutun da 1990’ların mafya elebaşlarına kadar, 2000’lerde FETÖ tipi yapılanmanın kendini gizleyerek büyüdüğü bir semt olarak varlığını devam ettirmiştir. Tabii bu arada özellikle gene 1990’larda buraya gelen uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı devlet tarafından tespit edilip tutuklanan ailelerin de yerleştiği bilinmektedir. Devamı için tıklayınız.

 Suç ve Eğitim: Kurumsal Sosyoloji Bağlamında Bir İlişki Analizi

Sosyoloji bilim dalının incelediği alanlardan biri olan ve toplumsal yapıyı oluşturan kurumlar; aile, hukuk, sağlık, eğitim, siyaset, devlet, din, ekonomi gibi farklı başlıklara ayrılarak incelense de birbirinden tamamen ayrılamayan ve birbirleriyle devamlı ilişkileri olan yapılardır. Suç olgusunun nitelikleri ve nedenlerine bakılarak suçu oluşturan her türlü fiil ve davranışlarla ilgilenen hukuk kurumunun, eğitim kurumuyla ilişkilendirilebilen bir yönünün olduğu söylenebilir, yapılan bu çalışma da bu ilişki çerçevesinde incelenecektir. Devamı için tıklayınız.

Çocuk çeşitli toplumlarda farklı imgelerle nitelendirilmiştir. Örneğin Antik çağda “eğitilen bir yurttaş” imgesiyken Orta çağda “köle” ve “mülk” imgesi olarak görülmüştür (Elkind, 1999, s. 35-36). İmgelerin olumlu veya olumsuzluğuna bağlı olarak toplum çocuğu iyiye veya kötüye yönlendirir. Olumsuz risk faktörlerine maruz kalan çocuk suça sürüklenebilmektedir. Bu yazıda önce çocukların hangi risk faktörleri sebebiyle suça sürüklenebildiklerini ele alıp, ardından çözüm önerilerimizi paylaşacağız. Devamı için tıklayınız.
Kadınlar suç korkusunu erkeklere oranlara daha fazla hissetmektedir. Bunun temel olarak iki nedeni vardır: Birincisi toplumsal cinsiyet kalıpları ile diğeri kadınların cinsel, fiziksel veya sözel şiddete daha çok hedef olması ile ilgilidir. En güvenli ortamın bildiği veya yaşadığı yerlermiş gibi görünse de kadınlar evlerinin önüne geldikleri anda bile tanımadığı kişiler tarafından öldürülme ihtimaliyle yaşamaktadırlar. Bunun yanında kadınlara yönelik şiddette partner ve aileden bireylerin fail olması da önemlidir. Dünya genelinde cinayete kurban giden kadınların yarısının bu tür failler olduğu göz önüne alındığında durum daha net anlaşılır. Devamı için tıklayınız.

Fear of Crime as Margin Groups’ Mobility Restrictor in Urban Life


The world in the 21st century is in a state that reminds us that we have to be constantly on the move. Mobility is more than just an emerging concept in relation to the fear of crime. It is the world we live in now and has been a popular term for some two decades. The slogan "the faster, the better" which also affects how we perceive and live in urban areas describe the urban rush well. We are on the move night and day, from our home to workplace, from school to meet friends etc. This mobility includes various kinds of means such as walking, cycling, public and private transportation. For more please click

Sosyolojik Açıdan “Sapma” Kavramı Üzerine Bir Değerlendirme


Toplumsal yaşam içerisinde bireylerden bazı davranış kalıplarına uymaları beklenir. Gündelik hayat çerçevesinde anlam kazanan bu kalıplara norm adı verilir. Kültüre özgü olan, haliyle değişkenlik gösterebilen bu normlar, kabul gören ideal davranışlar şeklinde tasvirlenmektedir. Söz konusu normlara aykırı hareketlerde bulunulması ise sapma kavramını ortaya çıkarmaktadır. Ancak, her norm dışı davranış “sapma” olarak nitelendirilmemektedir. Bir başka deyişle “sapma”, toplum tarafından yazılı veya yazılı olmayan kurallar bütününü oluşturan normlara karşı reaksiyon gösterilen durumlarda ortaya çıkmaktadır. Devamı için tıklayınız

Dernek Hakkında 

Kısa adı SAR olan “Suç ve Güvenlik Araştırmaları Derneği” 23 Ocak 2023 tarihinde kurulmuştur.

SAR, suç ve güvenlik alanında bilimsel çalışmalar yapmak, bu alanda farklı disiplinler tarafından yapılan çalışmaların içinde yer almak ve çalışanları desteklemek, bu çalışmalarda üretilen bilgilerin yaygınlaştırılmasına katkıda bulunmak; suç ve güvenliğe ilişkin konularda çalışanlar arasında mesleki dayanışma, iletişim, iş birliği ve etkileşimi sağlamak amacı ile kurulmuştur. Devamı için tıklayınız.