Okul, insanın toplumsallaşmasının en önemli alanlarından
biridir. Bu toplumsallaşmayı yaşayan öğrenci bugüne kadar biriktirdiği bütün
toplumsallaşma katmanlarını beraberinde getirir. Öğrencinin aileden gelen
kültürel, siyasi, ekonomik, dini, mensup olduğu aşiret vb. gibi birikimlerinin
dışında ailenin mesleki alanı bile öğrencinin bütün davranış örüntülerinde kendini
gösterir.... Florya, İstanbul Avrupa yakası kıyı kesiminde, Bakırköy’e
bağlı bir semt. Kaliterya isimli balıkçı Rum köyünden, “çiçek bahçesi”
anlamına gelen Florya’ya geçirdiği evrim dikkat çekicidir. Yeni zenginlerin,
Bourdieu’nun tabiriyle “küçük burjuvazinin” ağırlıkta olduğu, bir
zamanların kumarhane patronlarından tutun da 1990’ların mafya elebaşlarına
kadar, 2000’lerde FETÖ tipi yapılanmanın kendini gizleyerek büyüdüğü bir semt
olarak varlığını devam ettirmiştir. Tabii bu arada özellikle gene 1990’larda
buraya gelen uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı devlet tarafından tespit edilip
tutuklanan ailelerin de yerleştiği bilinmektedir. Devamı için tıklayınız.
Sosyoloji
bilim dalının incelediği alanlardan biri olan ve toplumsal yapıyı oluşturan
kurumlar; aile, hukuk, sağlık, eğitim, siyaset, devlet, din, ekonomi gibi
farklı başlıklara ayrılarak incelense de birbirinden tamamen ayrılamayan ve
birbirleriyle devamlı ilişkileri olan yapılardır. Suç olgusunun nitelikleri ve
nedenlerine bakılarak suçu oluşturan her türlü fiil ve davranışlarla ilgilenen
hukuk kurumunun, eğitim kurumuyla ilişkilendirilebilen bir yönünün olduğu
söylenebilir, yapılan bu çalışma da bu ilişki çerçevesinde incelenecektir. Devamı için tıklayınız.
Çocuk
çeşitli toplumlarda farklı imgelerle nitelendirilmiştir. Örneğin Antik çağda “eğitilen
bir yurttaş” imgesiyken Orta çağda “köle” ve “mülk” imgesi olarak görülmüştür
(Elkind, 1999, s. 35-36). İmgelerin olumlu veya olumsuzluğuna bağlı olarak
toplum çocuğu iyiye veya kötüye yönlendirir. Olumsuz risk faktörlerine maruz
kalan çocuk suça sürüklenebilmektedir. Bu yazıda önce çocukların hangi risk
faktörleri sebebiyle suça sürüklenebildiklerini ele alıp, ardından çözüm
önerilerimizi paylaşacağız. Devamı için tıklayınız.
Kadınlar
suç korkusunu erkeklere oranlara daha fazla hissetmektedir. Bunun temel olarak
iki nedeni vardır: Birincisi toplumsal cinsiyet kalıpları ile diğeri kadınların
cinsel, fiziksel veya sözel şiddete daha çok hedef olması ile ilgilidir. En
güvenli ortamın bildiği veya yaşadığı yerlermiş gibi görünse de kadınlar
evlerinin önüne geldikleri anda bile tanımadığı kişiler tarafından öldürülme
ihtimaliyle yaşamaktadırlar. Bunun yanında kadınlara yönelik şiddette partner
ve aileden bireylerin fail olması da önemlidir. Dünya genelinde cinayete kurban
giden kadınların yarısının bu tür failler olduğu göz önüne alındığında durum
daha net anlaşılır. Devamı için tıklayınız.