Suç Korkusu ve Toplumsal Cinsiyet Kalıpları

 

İzlem Mızrak

01 Mart 2023

Suç korkusu (fear of crime) insanların bir suçun mağduru olma ve fiziksel ya da psikolojik olarak zarar görme düşüncesini ifade etmektedir. Yani suç korkusu, bireyin yaşadığı duygulardan birisi olan korkunun ve endişenin algılanan bir suç mağduriyeti nedeniyle duygu ve davranış olarak dışavurumudur. Güvenlik ihtiyacı temel bir ihtiyaç ise insanların korku duyması da gayet doğaldır. Ancak suç korkusu ile ilgili asıl sorun, kişinin hayat kalitesini etkilemesi ve davranışlarının değişmesine sebep olmasıdır. Suç korkusunun bireylerde hem fizyolojik hem de psikolojik açıdan olumsuz bir etkiye sahip olduğu görülmektedir.

Kişilerin kendileriyle ilgili algılarına (güçlü ya da kırılgan hissetmek gibi), toplumsal cinsiyet kalıplarına ve kişilerin çevreyle ilişkilerine göre farklı seviyelerde yaşanabilmektedir. Suç korkusu insanların yaşam tecrübelerine göre de değişebilmektedir. Kişinin yaşadığı bir olaya bakış açısı ile yaşamadığı bir olay karşısında duyduğu korku ve kaygı seviyesi çok farklıdır. Haliyle, daha önce bir suça maruz kalanlar suç korkusunu daha fazla hissedebilmektedir. Burada ise karşımıza, suç korkusuna yönelik yaklaşımlardan birisi olan bir perspektif ortaya çıkar: Suç Mağduriyeti. Bu yaklaşıma göre, kişi suça maruz kaldıktan sonra tekrar aynı şeyleri yaşayacakmış gibi hissetmektedir. Kişinin tüm hayatını etkilemeye başlayan bu düşünce, sessiz ve ıssız yerlere gitmeme, toplu taşımada kendini güvenli hissetmeme, akşamları sokağa çıkamama, çok tenha denilecek sokaklara girmemeyi tercih etme şeklinde davranışa dönüşmektedir.

Kadınlar suç korkusunu erkeklere oranlara daha fazla hissetmektedir. Bunun temel olarak iki nedeni vardır: Birincisi toplumsal cinsiyet kalıpları ile diğeri kadınların cinsel, fiziksel veya sözel şiddete daha çok hedef olması ile ilgilidir. En güvenli ortamın bildiği veya yaşadığı yerlermiş gibi görünse de kadınlar evlerinin önüne geldikleri anda bile tanımadığı kişiler tarafından öldürülme ihtimaliyle yaşamaktadırlar. Bunun yanında kadınlara yönelik şiddette partner ve aileden bireylerin fail olması da önemlidir. Dünya genelinde cinayete kurban giden kadınların yarısının bu tür failler olduğu göz önüne alındığında durum daha net anlaşılır.

“Cinsiyet”in toplumsal olarak inşa edildiğini söyleyen “toplumsal cinsiyet” ve buna göre şekillendirilen “toplumsal cinsiyet kalıpları” suç korkusu ile yakından ilgilidir. Kadınlar ve erkekler arasında toplumsal ve kültürel olarak farklılıkların olduğu savı üzerine inşa edilen toplumsal cinsiyet kalıpları kadınların kendilerini kırılgan hissetmelerine yol açabilmektedir. Kadına biçilen toplumsal cinsiyet rolleri, kadınların “korunmaya muhtaç, güçsüz, yardıma ihtiyacı olan, başaramayan ve yanında bir erkek olmadan yapamayan (!)” algısını empoze etmektedir.

Bazen söylenen bir cümle bile beynimize öyle bir işler hale geliyor ki, sorgulamadan ‘doğru’ olduğunu kabul ediyor ve inanıyoruz. Biz kadınlar toplumda daha rahat yer edinebilmek için cinsiyet kalıpların ötesine geçmek ve kamusal hayata daha fazla katılmakta engellerle karşılaşmaktayız.

Korku duygusunu hemen hemen her alanda yaşayan kadınlar, kendilerini korumaya yönelik çeşitli bireysel önlemler alıp biraz olsun rahatlatmaya çalışıyorlar. Kısaca kadınlar suçla karşı karşıya kalmaktan korksa da hem kişiden hem de suça bulaşmaktan da korkmaktadır. Ama yine de önlem almaktan da kaçınmayan kadınlar, kendilerine bir şey olmaması pahasına bireysel önlemlere başvurmaktadır. Düşünülmesi gereken: kadınların neden bunlara mecbur bırakıldığı, bunları yaşamak zorunda olduğunun nedenleridir. Çünkü ne kadınlar ne de erkekler verili olarak “güçsüz” ya da kimseye “muhtaç”tır. İstedikleri şey yaşamak; güvenle, özgürce, konforla ve dileğince…

Kısaca suç korkusu, karmaşık bir yönü olan zihinsel ve duygusal açıdan da davranışları etkileyen bir duygu şeklidir. Kadınların özellikle kentteki yaşam kalitesini, hareketliliğini önemli bir şekilde etkilemektedir. Bunun farkında olan ve bu korkunun giderilmesine yönelik takip edilecek politikalar ve hayata geçirilecek projeler şüphesiz kentleri kadınlar için daha yaşanabilir yerler yapacaktır.

Kaynakça

Acuner, Derya (2016), Canavarlaş(tırıl)an Kent Sokakları: Kadının Kent Deneyimi Üzerine Bir Değerlendirme, Fe Dergi 8, No: 1 (2016), 1-14.

Çardak, B. (2016). Kadınların Suç Korkuları Üzerine Nitel Bir Çalışma. Güvenlik Bilimleri Dergisi, 1 (1) , 23-46.

Sipahi, E.B. (2016). Suç Korkusu, Türkiye Kentlerinde Bir Alan Araştırması, Çizgi Yayınları Konya, s. 24-55.