Melike Özdemir
14 Mart 2023
Sosyoloji
bilim dalının incelediği alanlardan biri olan ve toplumsal yapıyı oluşturan
kurumlar; aile, hukuk, sağlık, eğitim, siyaset, devlet, din, ekonomi gibi
farklı başlıklara ayrılarak incelense de birbirinden tamamen ayrılamayan ve
birbirleriyle devamlı ilişkileri olan yapılardır. Suç olgusunun nitelikleri ve
nedenlerine bakılarak suçu oluşturan her türlü fiil ve davranışlarla ilgilenen
hukuk kurumunun, eğitim kurumuyla ilişkilendirilebilen bir yönünün olduğu
söylenebilir, yapılan bu çalışma da bu ilişki çerçevesinde incelenecektir.
Suç
ve suçu oluşturan her türlü fiil ve davranışlar, bu fiil ve davranışlarda
bulunanlara dair hangi yaptırımın uygulanacağı hukuk kurumu ve kuralları
çerçevesinde tanımlanmıştır. Bu tanımlamalara bakıldığında suç, “hukuk
kurallarına yani kanuna karşı gelen insan, yani suçlu kimsenin aykırı
davranışlarıdır” (Gözler, 2022, s. 54-55, 206-210). Toplumsal olguların ne
olduğu üzerine araştırmalar yapan Fransız sosyolog Durkheim’a göre ise her
toplumda gözlemlenebilen toplumsal olgulardan biridir. Suç olgusu zorunlu ve
normaldir, çünkü bir toplumun suçtan arınmış şekilde var olması olanaksızdır.
Durkheim’ın tanımıyla “Suçu normal sosyolojik fenomenlerin arasında
sınıflandırmak, onun sadece, insanın ıslah olmaz kötülüğünden kaynaklanan,
istenmeyen, ama bir yandan da kaçınılmaz bir olgu olduğunu değil, onun kamu
sağlığının bir unsuru olduğunu, toplumun bir bileşeni olduğunu kabul etmektir.”
Kolektif hayatın koşullarına sıkıca bağlı olduğundan normalliği suçtan daha
fazla gösteren bir olgu bulmak mümkün değildir. Suçun norm-dışı biçimler aldığı
durumlar olabilir, suç olaylarının aşırı oranda seyretmesi norm-dışı bir
durumdur. Normal olan, suçluluğun belli bir oranı aşmaması halinde var
olmasıdır (Durkheim, 2020, s. 137-143).
Suçluluğun
belli bir oranı aşması, toplumsal bir sorun haline gelebilmektedir. Eğitim bu
soruna karşı alınacak tedbirlerde oldukça önemli bir rol oynar. Eğitim düzeyi
arttıkça azalan suç sayıları, bireylerin suça eğiliminde eğitimin oldukça
önemli bir faktör olduğunu vurgular. Suça eğilimde eğitimin genel olarak üç
farklı etmeni öne çıkmaktadır: zaman uygunluğu (time availability),
gelir etkisi (income effect) ve sabır ya da riskten kaçınma (patience
or risk aversion) (aktaran Gılıç, 2021, s. 91).
Okulda
geçirilen süre, okul çağındaki gençlerin bir suç eylemine katılması için
harcayacağı zamanı kısıtladığından dolayı önemlidir. Okula devamlı gitmeleri,
gençleri daha iyi bir sosyal ortamda tutmakta ve okulda bulundukları süreç
içerisinde sokaktan uzak tutarak suça eğilimini engellemektedir. Bu bağlamda,
zorunlu eğitim süresinin artışı suça katılım oranlarını da düşürebilmektedir
(aktaran Gılıç, 2021, s. 91).
Zaman
uygunluğunun (time availability) suça katılımı engellemedeki etkisi,
okula devam eden bireylerin almış olduğu eğitimin, gelecekteki iş hayatında iyi
bir gelire sahip olmasına katkı sağlayabilmektedir. Bunun sonucunda bir diğer
etmen olan gelir etkisi (income effect), bireylerin işleyecekleri suçun
sonucunda hapse girmesi ile piyasadan uzak kalarak maddi kayıplar dışında başka
kayıplarının olması nedeniyle suça katılımın önüne geçmektedir (aktaran Gılıç,
2021, s. 91).
Eğitimin,
suça katılımı önleyici son etmeni olan sabır ya da riskten kaçınma, (patience
or risk aversion) bireylerin okul
sonrası hayatında, kazanmış oldukları bilgi ve becerilerini kullanabilme
potansiyelleri üzerinedir. İyi gelirli, saygın bir işe sahip olmayı düşünen
bireyler, suç olaylarına karışması sonucunda alacağı cezai yaptırımın gelecek hayalleri
ve planlarına karşı bir engel olduğunu ön görerek sabırlı ya da riskten kaçınan
bir tutum benimseyerek suçtan kaçınırlar. Bu doğrultuda eğitim gören bireylerin
risk alma tercihleri de değişebilmektedir (aktaran Gılıç, 2021, s. 91-92).
Türkiye
İstatistik Kurumu’nun verilerine göre suçluların eğitim düzeylerine bakıldığında:
%31’inin ilkokul mezunu, %31’inin ortaokul mezunu, %24’ünün lise mezunu, %8’inin
yüksek öğretim mezunu olduğunu görülmektedir. Aynı oranlar Türkiye genelinde
sırasıyla, %28, %20, %25 ve %19’dur (TÜİK, 2021). Bu fark bize suçluların büyük
oranla daha az eğitimli kimseler olduğunu göstermektedir. Bu durum, eğitim
değişkeni ile suç arasındaki ilişkiyi açıklayan farklı etmenlerle
ilişkilendirilebilir. Sonuç olarak Türkiye’de eğitim düzeyleri bilinen hükümlü
kişi verileri, eğitim ve suç ilişkisine göre oluşturulan literatürden de
yararlanılarak eğitim ve suç arasında negatif bir korelasyon olduğunun nicel
kanıtı olarak görülebilir (aktaran Sezer vd., s. 443).
Eğitim,
bireylerin suç işleme eğilimlerine neden olan faktörleri azaltarak suça karşı
bir engel oluşturabilir. Bunun yanında sosyalleştirme özelliği ile de gençleri
suçtan uzaklaştırma işlevi görebilmektedir. Bu nedenle, özellikle dezavantaja
sahip bölgelerde yaşayan gençlerin daha kaliteli bir eğitim görmesinin, suç
olaylarına karışma oranlarını da azaltacağı düşünülmektedir (Gılıç, 2021, s.
96).
Kaynakça
Durkheim,
E., (2020), Sosyolojik Yöntemin Kuralları, İstanbul: Karbon Kitaplar.
Gözler,
Kemal (2022), Hukukun Temel Kavramları, Bursa: Ekin.
Gılıç,
F. (2021). Eğitim ve suç ilişkisi üzerine bir değerlendirme, Uluslararası
İnovatif Eğitim Araştırmacısı, 1(2), 88-97.
Sezer,
S., Kahya, O., Yıldırım, K. (2022), Eğitim ve Suç Arasındaki İlişkinin
Sosyolojik Analizi, MSKU Eğitim Fakültesi Dergisi, 9 (2), 441-452.
TÜİK,
Türkiye İstatistik Kurumu, Ceza İnfaz Kurumu İstatistikleri (2021), https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Ceza-Infaz-Kurumu-Istatistikleri-2020-37202 erişim tarihi 14.03.2023
TÜİK,
Türkiye İstatistik Kurumu, Okuryazarlık ve cinsiyete göre nüfus (15+ yaş)
(2022)
https://data.tuik.gov.tr/Kategori/GetKategori?p=Egitim,-Kultur,-Spor-ve-Turizm-105 erişim tarihi 14.03.2023
Yazar Hakkında